Pandemi etkisi ile geçtiğimiz 2 sene bazı sektörlerin satış hacimleri düşerken, bu düşüşlerden etkilenmeyen sektörler de oldu. İnsanların daha iyi hissetmek için kendi bakımlarına önem vermesi neticesinde, kozmetik sektörü bu dönem pozitif yönde etkilenen sektörler arasında yer aldı.
Özellikle Y jenerasyonunun tüketim harcamaları, kozmetik sektöründe artış gösterdi. Son yıllarda zaten büyüme trendinde olan özellikle cilt bakım ve wellness ürünleri kategorisinde gözlenen hareketlilik Pandemi döneminde daha fazla ivme kazandı. 2017 de, 2 yıl öncesine göre yüzde 25 artış gösterdi. Global araştırma şirketi Statista’nın yayınladığı rapora göre, doğal ve organik kozmetik sektörünün hacminin ilerleyen yıllarda daha da artması bekleniyor.
Doğal kozmetikler için küresel pazar değeri, 2018’den yaklaşık 2 kat artışla 2027 yılı için beklenen kabaca 54,5 milyar dolara ulaştı. Böylece doğal ve organik kozmetik pazarının öneminin arttığı somut olarak görülmüş oldu. Bu artışın ana nedeni olarak makyaj ve bakım ürünlerinde gündelik kullanılan ortalama ürün sayısının 6 ürünü geçmiş olması görülüyor.
Artan gelirler nedeniyle, tüketiciler fiyattan ziyade hem ürün etkinliği hem de içerik konusunda daha seçici olmaya başladı. Sonuç olarak perakendeciler fiyatları düşürmek yerine, ürünlerinin kalitesinin rakiplerinden daha iyi olduğunu vurgulayan tanıtımlara odaklanmaya başladılar. Dijitalleşmenin etkisi ile Y jenerasyonu diğer jenerasyonlara kıyasla, üç katı oranında sosyal medyada ürün araştırması yapıyor. Hedef kitlenin yüzde otuz yedisi reklamda gördükleri ürünlere daha kolay güven duyduklarını belirtiyor. Bu durum mecra kullanımlarının sonuçlarına yansımış durumda. Güzellik ürünleri konusunda olan Youtube videolarının izlenme oranlarında yüzde altmış oranında bir artış olmuş. Y kuşağını oluşturan yüzde altmış altılık bir kesim, Influncerlar tarafından tanıtılan ürünlere güveniyorlar.
Sosyal medyanın bu etkisi ve e-ticaretin hızlı büyümesi sonucu, üretici markalar da perakende noktaları satışlarına ek olarak, ürünlerini direkt olarak tüketiciye ulaştırma eğiliminde artış gözlemleniyor. Doğa ve çevre bilincinin tüketicilerde artması ile, tüketiciler doğal, organik ve vegan ürünlere daha fazla önem vermeye başladılar. Bu açıdan markaların kendilerini farklılaştırması çalışmalarında üç kelimenin pazarlama alanında kullanımına daha sık şahit olacağız doğal, organik ve geri dönüşüm.
Her yaştan, ırktan ve etnik kökenden kadının katıldığı Harpers Bazaar dergisindeki ankette, katılan kadınların %60 ından fazlası doğal içerikleri yeni markalara harcama yapmaya daha yatkın olacaklarını belirtmişler.
Statista nın Cilt Bakım 2021 raporuna göre; Güzellik ve kişisel bakım sektörü küresel olarak güçlü kalmaya devam ederken, kozmetik ve cilt bakımı sektörleri özellikle 2025 yılına kadar $89.3B oranıyla gelir artışı yaşayacak.
Tüketiciler güneşin zararları konusunda daha eğitimli hale geldikçe, bu eğilimin devam edeceği ve bu da güneşten korunma ve yaşlanma karşıtı cilt bakımı ürünlerinin daha fazla gelişip büyüyeceği sonucunu ortaya çıkarıyor. Aynı şekilde tüketicinin; organik, sürdürebilirlik, doğallık ve kalite beklentilerini karşılayan kozmetik markaları da büyüme yaşayacak. Sosyal medyada bir kozmetik pazarlama kampanyası yürütürken, ürününüzü görsel olarak neyin ilgi çekici hale getirdiğini belirleyerek başlayın. Ardından, bunu reklam öğelerinizde test edin. Çünkü artık sosyal medyanın satın almada etkisi oldukça yüksek. Alışveriş kararlarında tüketicilerin beynin sağ tarafını kullandıktan sonra, sol tarafını kullandıklarını aklımızda tutmamız lazım. Bir sosyal medya satın alma stratejisi geliştirirken müşteri gruplarını öncelikle satın almaya nasıl karar verdikleri ile başlayarak, daha sonra satın alma sonrası davranışlarını takip etmek gerekiyor. Geri geliyorlar mı? İkinci alım sıklıkları nedir? Bu veriler üstünden medya kullanımı ve satın alma stratejisini iyi planlamak gerekiyor.
Güzellik içeriğinin büyük bir kısmının markalar yerine, doğrudan influencerlardan geldiği göz önüne alınması, sosyal kanıt yoluyla güven oluşturmanın, satın alma davranışını etkileyebileceğinin bir göstergesidir. Kozmetik markalarının diğer endüstrilere kıyasla avantajı, Influencerların deneyimlerin sonuçlarını gerçek zamanlı olarak gösterebilmesidir.
Özellikle kozmetik ürünlerinde video kullanın. Hareketsiz bir görüntü veya yazılı bir kopya aracılığıyla ürün veya marka için sahte bir yakınlık oluşturmak kolaydır. Influencer iletişiminde, video içeriği oluşturmasını sağlayarak, gerçeklik ve güvenirlik konuları öne çıkarılmalıdır. Deneyimi kişiselleştirmek, yakınlığı artıracak ve ortaya çıkan içerik bu gerçekliği birebir yansıtacaktır.
Dünyada birçok marka artık AR teknolojisini kullanmaya başladı ve kullanmaya başladıktan sadece altı ay sonra, geri dönüş oranlarını 4 kat artırdıklarını açıkladılar. Facebook’un Spark AR stüdyosu da interaktif deneyimin yükselişini benimsedi. Popüler sosyal medya platformları Facebook, Instagram ve YouTube, teknolojisini, tüketicilerin uygulamalarından hiç çıkmadan tıklamalarına ve makyaj ürünlerini sanal olarak denemelerine olanak tanıyan banner reklamlarına dahil ediyor.
Chanel, YSL, Charlotte Tilbury ve Maybelline gibi markalar da artık web sitelerinde ve mobil uygulamalarında sanal gerçeklik denemesi sunuyor. Nutox, AR aracının devreye alınmasıyla tüketicileriyle etkileşime geçebildiklerini, markalarına değer katabildiklerini ve sürekli dönüşüm ile satışları artırdıklarını, tüketici davranışlarının, deneyimle gözle görülür şekilde değiştiğini ve şirkete bir cilt bakım markasından daha fazla oy verdiğini keşfetti.
Güzellik endüstrisinde, daha fazla marka veri toplama ve analiz kullanımını benimsiyor ve geliştirme süreçlerinin aşmasını izliyor. Artık markalar, insanların kendi cilt tipleri için en doğru ürünleri anlamalarına yardımcı olmayı amaçlayan web tabanlı, veri toplayan Olay Skin Advisor’ı gibi ürünleri piyasaya sürüyor.
Şubat 2020’de WWD’nin Dijital Güzellik forumunda Ipsy’nin kurucu ortağı olan Jennifer Goldfarb’ın “Güzellikte bir sonraki büyük fikir, marka fikrine inanan marka elçileri oluşturmaktır” sözü esasında kozmetik markaları açısından marka aidiyeti ve marka topluluğu oluşturmanın ne kadar önemli olduğunun güzel bir göstergedir. Gelecekte kozmetikte öne çıkacak olan markaların, müşterilerini ve takipçilerini gerçek anlamda ürün geliştirme, pazarlama ve marka söylemleri oluşturma süreçlerine dahil eden markalar olacağını söylemek çok da iddialı bir söylem olmayacaktır.
Önümüzdeki 3 yıl bu dinamik, yenilikçi ve her daim iyi hissetmemizi sağlayan bakım ve kozmetik sektörünün hızlı değişiminin getireceği yeni uygulama ve çözümleri yaratma konusunun, pazarlamacılar için çok keyifli bir süreç olacağı aşikâr.