Sevgili Arda, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğin için çok teşekkür ederiz. ?
Milliyet gazetesinin ilk sayısı, 11 Şubat 1926 tarihinde Atatürk’ün izniyle Siirt Milletvekili Mahmut Soydan tarafından yayınlanmaya başlamış. 15 Ekim 1996 tarihinde ise milliyet.com.tr domaini kayıt edilmiş ve archive.org kayıtlarına göre de ilk arşiv 25 Aralık 1996 tarihinde oluşmuş. Bugün ise Milliyet, Demirören Holding’in sahibi Erdoğan Demirören’in sahibi olduğu günlük gazete ve Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise üçüncü büyük haber sitesi olarak karşımıza çıkıyor.
Kriko: Röportajımıza başlamadan önce bizlere milliyet.com.tr hakkında farklı daha neler söyleyebilir ya da ekleyebilirsin?
Selamlar Uğur,
Bir araya gelip, ortak bir noktada yer alabilmek harika. Daha önce beraber çalışma şansını yakalayamadık ama en azından bugünü yaşıyor olmamız bile keyif verici. Öncelikle bunu belirtmek istedim. Demirören Medya ile ilgili merak edilenleri paylaşmakla birlikte biraz da genel bir açıdan görüşlerimi paylaşmaya gayret edeceğim.
İlk soruna milliyet.com.tr özelinden biraz ayrılıp genel çerçeveden yanıt vermek isterim. Medya gerçekten çok zor. Hem rekabetin çok yoğun yaşandığı hem de dijital dönüşüme ayak uydurma süreçleri sebebiyle görünen ve görünmeyen birçok zorluğu bir arada barındırıyor.
Sen de biliyorsun ortalama olarak 1,5 sene çalışma süremi burada çok fazla aştım. Arkadaşlarım bunun sebebini sorduğunda, yapılacak o kadar çok şey var ki yanıtını veriyorum. Yani tabir-i caizse henüz rahat batmadı ?
Soruna geri dönecek olursak, büyük hacmi, rekabetçi yapısı ve günlük değişebilen dinamikleri medyada yer almak 2 seneyi aşan süre için büyük bir deneyim oldu. Ama tekrarlıyorum, çok zor ?
Kriko: Bu güzel bilgiler için teşekkür ederiz. O zaman hadi röportajımıza başlayalım ? Geçmiş tecrübelerine bakacak olursak, birçok farklı markaya dokunmuş ve bir o kadar da güzel işler yaptın. Seni bizler tabii ki de çok iyi tanıyoruz ama okuyucularımız için bir de senden duyalım. Biraz kendinden bahsedebilir misin?
Gel beraber mesai yapalım, proje bitirelim desen daha kolay olurdu benim için. Kendimden bahsetmek hem çok hoşlanmadığım hem de zorlandığım bir konu. Seni kıramam tabii ki. Çok kısa bilgilerle soruyu yanıtlamış olayım.
Her şeyden önce alaylı olduğumu vurgulayarak başlamak istiyorum. 2007-2008 yılında internetle tanışmamla beraber, “bu nasıl yapılıyor, bu nasıl olmuş” diye sorgulayarak başlayan maceram bugünlere kadar uzandı.
Lise döneminde yüzlerce websitesi kurup para kazanmaya başlayıp, farkında olmadan pazarlamaya giriş yapmış bulundum. Farkındalık kazanmakla beraber, akademik seviyede biraz farklı yol izlemeyi, bununla beraber mesleki anlamda tecrübe kazanmayı seçtim.
Uzaktan eğitim bilgisayar programcılığından mezun olmamdan sonra, açık öğretimde işletme lisans eğitimini tamamladım. Sonrasında ise ara vermeden interaktif pazarlama yüksek lisans eğitimi almaya başladım.
Eğitim sürecin çalışmaya, kişisel projelerimle ilgilenmeye ve aile şirketimiz için e-ticaret serüvenini başlatmaya gayret ettim. O senelerde geleneksel bir işletmeye e-ticaret entegre etmek gerçekten çok kaliteli bir deneyim olmuştu.
Sonrasında ise, Doğan Online bünyesinde SEO danışmanlığı yapma şansını buldum. Akabinde ZEO ile keyifli bir serüven yaşayıp, bana göre e-ticaretin yıldızı Modanisa ile de harika bir yolculuk yapma fırsatım oldu. Şimdi ise, Demirören Medya’da görevime devam ediyorum.
Kriko: Birçok markaya dokunmanın ardından kendini medya sektöründe buldun. Bunun özel bir sebebi var mı? Medyaya geçişin nasıl oldu?
Modanisa’dan ayrıldıktan sonra çeşitli görüşmeler sonrasında Demirören Medya’da görev yapmaya başlamam benim de tahmin edemeyeceğim, beklemediğim bir gelişme oldu.
Kişisel olarak bir çok proje yapmıştım, DOL ile keyifli bir çalışma yaptıktan sonra ZEO ile bir çok anlamda güzel ajans deneyimi yaşadım. Modanisa ise e-ticaretin yüksel okulu oldu. Medya ise tam olarak bilmediğim hakim olmadığım benim için yeni bir mücadele olabilecek alandı.
Tabii bu tek başına yeterli bir sebep değildi. CDO‘muz Vadi Dipçin‘in kulaklarını çınlatalım. Kendisi işe alım sürecinde beraber çalışırsak neler yapabileceğimizi çok net ifade edip, tabir-i caizse beni tavladı. ?
Kriko: Peki Türkiye’deki dijital yayıncılık hakkında ne düşünüyorsun? Sence Türkiye’deki dijital haberciliği gelecekte neler bekliyor?
Bu konuda kişisel düşüncelerim pek iç açıcı değil. Ne yazık ki genel olarak, kendimi de eleştirerek söylüyorum bunu, daha fazlası için çabalıyoruz.
Zaman zaman kendimi nitelikten ve güzel olandan uzak ve ayrı kalmış olarak hissetsem de orta vadede yapılabilecek harika işler heyecanımı canlı tutmaya yardımcı oluyor.
Dinamikler tam anlamıyla niteliğe yöneldiğinde dijital yayıncılık daha özel bir yere hakim olacaktır şüphesiz. Bu kadar kısa süre (medya için gerçekten kısa) medya içinde nefes aldıktan sonra ahkam kesmek bana düşmez asla. Ancak naçizane olarak dijital dönüşümün gerçekleşmesi için daha fazla zamana ve desteğe ihtiyaç olduğunu söylemek isterim.
Kriko: Şimdi ise zor bir soru seni bekliyor ? Bizim de yakinen takip ettiğimiz sektörel kelimeler ve segmentler var. Hatta her ne kadar haber niteliği taşımadığını düşünsek de, bazı haber sitelerinin hemen her şey hakkında içerikler üretip “Google News” ‘den faydalanmaları ve böylece asıl yayıncılık yapan sitelerden daha fazla trafik edinmelerini nasıl değerlendiriyorsun? Ya da durum böyle midir?
Dijital yayıncılık tarafında başarı kritelerini daha farklı değerlendirmek mümkün. Bu yüzden kullanıcı getirisi olabilecek her türlü alanda yer almak mümkün olabiliyor.
Çok taze örnek vermek istiyorum. Geçtiğimiz hafta bedelli askerlik açıklandığında, önceden hazırlığını yaptığımız AdWords kampanyasında da gaza bastık. Bu durum bazı platformlarda çeşitli yorumlara sebebiyet verdi. Ancak hedefler gözetlenince yapılan hamla bedavadan biraz yukarıya kullanıcıya erişmekti.
Google News tarafında benzer başlıkların yer alıyor olması da bununla ilintili bir durum.
Kriko: Google, “Google News” ile aslında kullanıcılara faydalı bir şey yapmaya çalışırken, lafın gelişi internetin bir yandan da çöplüğe dönmesine neden oluyor olabilir mi?
Aslında, içeriğin kalitesi ve yayınlanma şeklini optimum düzeyde tutabildikten sonra, yayınlanan içeriklerin kullanıcıların sorularına cevap vermek için yapıldığını görüyoruz.
Evet zaman zaman, başlıkların ve içeriğin “çirkinleştiğine” şahit olabilmek mümkün fakat kullanıcı odağı göz ardı edilmeden bu yayılım sürdürülebilir hale gelirse çöplükten öte büyüyen bir kütüphaneye dönüşebilir.
Kullanıcılar x markanın çalışma saatlerini merak edip arıyorlarsa şayet bu konuda neden bir içerik olmasın?
Kriko: Milliyet.com.tr tarafında hangi dijital kanalları ve bunları nasıl kullanıyorsunuz?
Öncelikli olarak çalışmalarımızı SEO tarafına odaklıyoruz. Teknik olarak gediklerimizi kapatıp, daha iyi olabilecek hamleler yapmaya gayret ediyoruz.
Sosyal medya da kalelerimizden biri. Dönemsel olarak da Facebook Ads ve Google AdWords ile de daha yüksek bir hacme ulaşmaya çabalıyoruz.
Kriko: SEO tarafında ne tür araçlar kullanıyorsunuz? İsimlerini paylaşabilir misin?
Teknik taraftaki analizlerimizi yürütmek için DeepCrawl başucu aracımız.
SEOmonitor, Searchmetrics, Ahrefs ise demirbaş listemizde yer alan araçlar. Pazar analizi, kampanyaların dönüşümü ve performans ölçümü için kapsamlı bir şekilde araçlardan faydalanıyoruz.
Ek olarak danışmanımız Oktay Çomak’ın geliştirdiği ve “medya ihtiyaçlarını” karşılayan özel bir yazılım ise vazgeçemeyeceğimiz bir araç.
Kibana ile de log analizlerimizi daha efektif bir hale getirmek gibi bir çalışmamız mevcut.
Google Search Console her daim kontrol altında tuttuğumuz ve beslendiğimiz bir alan.
Kriko: Haber sitelerinde SEO çalışmaları için eklemek istediğin bir şeyler var mı? Örneğin benim bir dijital haber yayıncılığı üzerine işletmem olsaydı, neler önerirdin?
Ters köşe geliyor: dijital yayıncılık için işletme açma. Öyle bir fikrin varsa uzaklaş.
Soruyu yanıtsız bırakmak istemem yine de. Kusursuz bir alt yapı ve teknoloji ile yola çıkılması bence günümüzde en önemli nokta. Teknik olarak gerekliliklerin tamamlanması ise olmazsa olmaz.
Çok klişe olacak, hatta atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere ama, nitelikli içerik kazanacak.
Kriko: Peki ölçümleme hakkında bizlere neler söyleyebilirsin? Ayrıca bu soruya iliştirmek istediğim diğer bir ek sorum ise haber sitelerinin ne tür KPI’ları var? Sizler nelere bakıyorsunuz, başarıyı neye göre ölçümlüyorsunuz?
Ölçümleme derin mazisi olan bir konu ? Berkan Bağcı ile oldukça kapsamlı bir çalışma yapıp ölçümlememizi üst düzeye taşıyabilmek adına mesai harcadık. O günden sonra her şey daha güzel olmaya başladı.
Haber ID’lerinden, kategori & alt kategorilere, ilk yayın tarihinden, güncelleme tarihine, etiketlerin performansından sayfa tipi performansına bir çok alanı rahatlıkla ölçümlemeye başlayabildik.
Tüm bunların sebebi, elimizdeki harika datayı anlamlandırıp daha fazla kullanıcıya ulaştıkça, daha fazla nasıl mutlu edebilirizin cevabını bulmak şüphesiz.
Kriko: Peki şöyle etraflıca sektör bağımsız olarak Türkiye’deki dijital pazarlama ve KPI konularına bakarsak, sence algı ne yönde? Demek istediğim marka ve ajans tarafı, dijital pazarlamayı ve başarı kriterlerini nasıl ele alıyor. Sence neler doğru, neler yanlış?
Ucu açık şekilde eleştirmek veya doğru yanlışı söylemek çok hoşuma gitmiyor. Ancak çok güzel işler yapıldığını görmek çok mutlu ediyor beni.
Biraz daha nitelikli çalışıp, tüm aksiyonları robotluktan uzak optimizasyon esasına dayalı çalışmak bir çok başarı hikayesini beraberinde getirecektir.
Günün sonunda herkes daha iyisini yapabilmek için mesai harcıyor, güzel işler güzel uygulamalar ülkemizde zaten var. Belki daha fazla “beyin” işi ortaya koymalıyız.
Kriko: Kriko olarak biz öğrencileri çok seviyor ve sürekli destek olmaya çalışıyoruz ?Bu kapsamda dijital pazarlama sektörünü düşünen öğrencilere buradan ne gibi önerilerde bulunabilirsin?
Seninle beraber Marmara Üniversitesine konuk olduğumuz gün, mesleki olarak hayatımın en güzel günlerinden biriydi. Cıvıl cıvıl, gözleri heyecan ve umut dolu arkadaşlarımızı görmek çok mutlu etmişti beni. Bu yüzden tüm öğrenci arkadaşlarımıza heyecanlarını kaybetmemelerini ve para odağından çıkmalarını tavsiye ederim.
Ne yazık ki zaman zaman daha fazla para kazabilmek için mutsuz seçeneklere yöneldiklerini görüyorum. Her şey para ve maddiyat değil. Bilgi en kıymetli hazine. (sanırım bu cümleyi kurarak yaşlı oldum artık ? )
Ek olarak, aldığımız eğitimler çok kıymetli olsa da dijitalin mutfağından mutlak suretle geçmeliler ve ellerine yağ buluştırıp kirlenmeliler. Emek vermeden var olması mümkün bir bir diyar değil dijital.
Kriko: Bizlere önerebileceğin 5 film, 5 kitap, 5 dijital pazarlama için takip edilebilecek site ve twitter’dan takip etmelik 5 güzel hesap paylaşabilir misin? ?
Film konusunda çok kötüyüm. Tavsiye vermem çok doğru olmaz. Ancak kafa dağıtmak ve belki biraz şarap eşliğinde iyi vakit geçirmek isteyen olursa “O Kadın”ı tavsiye ederim.
Twitter son senelerde kişisel olarak kullandığım bir mecra haline geldi. Sektörel gelişmelerden ziyade, boş vakit ilgi alanımlarımla donatılmış bir alan. Şu anda girip kontrol etseniz, Fenerbahçe ve kripto ile ilgili kitleyi görmeniz mümkün ?
Kitapları ise şöyle sıralayayım: