Gizem Taş Kimdir?
Selamlar, ben Gizem. Yaklaşık 10 yıldır blog ağırlıklı olmak üzere metin yazarlığı ve editörlük yapıyorum. İlk 5 yılı freelance, son 3 yılı da PUN Content Agency adıyla kurduğum içerik ajansında olmak üzere 2015’ten beri bağımsız ve uzaktan çalışıyorum. Metin yazarlığı alanında bilgi birikimim, Boğaziçi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken ve sonrasında farklı kurumlarda aldığım eğitimlere dayanıyor.
Teknoloji ve yazılım alanında çalışan şirketler arasında daha çok biliniyoruz. Çünkü bu kişisel ilgi alanım. 30 yaşıma girmek üzereyken, yüksek lisansımdan sonra, İzmir Ekonomi Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı’nda bir yıl burslu okudum. Tatmin edici bir kod yazabilmek için çok zaman ve emek harcamam gerektiğini fark edince burada edindiğim bilgileri metin yazarlığında kullanarak değerlendirmeye karar verdim. Okulu bıraktım. 2020-2022 yılları arasında Hindistan, Peru, Bolivya ve Meksika’da dijital göçebe olarak yaşadım. 2022’nin sonundan beri eşimle Fransa’nın güneyinde küçük bir köyde yaşıyorum.
Gizem katıldığın için teşekkürler. Günümüzde blog yazarlığının eskiye kıyasla nerede olduğunu düşünüyorsun? Ayrıca dijital pazarlama stratejileri içerisinde blog dünyasının artıları / eksileri sence neler?
Davetin için ben teşekkür ederim. Blog yazarlığı, 10 yıl önceye kıyasla bambaşka bir mesleğe dönüşmüş durumda. Çünkü gelişen teknolojiyle daha da akıllanan Google ve diğer arama motorları, algoritmalarını sürekli güncelliyor. Bu da blog yazarlarının kendilerini sürekli güncellemesi gerektiği anlamına geliyor. Diğer yandan her alanda gelişiyor teknoloji. Ve aslında blog yazıları bu değişime adapte etmesi en kolay içerik türü. Çünkü yazıları güncellemek video ya da sosyal medya içeriklerini güncellemekten çok daha pratik. Bence bu blog dünyasının gözden kaçırılan bir avantajı.
İstatistikler, blog yazılarının hala çok okunduğunu gösteriyor. Video içeriklerin yükseldiğini inkar edemeyiz. Ama blog yazılarının her an her yerde kolayca tüketilebilir olması hedef kitleyi blog yazısına çekiyor. Ki idealinde farklı formatların ve platformların birbirini destekleyecek şekilde kullanılması gerekiyor ve blog yazısı bu konuda çok iyi bir kaynak sunuyor. Yani bir blog yazısı hazırladınız diyelim. Bunun içinden bir video, bir e-posta bülteni, birçok sosyal medya içeriği çıkarabilirsiniz. Son olarak da artık faydalı içeriğin önemi gittikçe artıyor. Bir blog yazısının rehber niteliğinde bilgi vermesi, okuyanın kendi hızında tüketilebilmesi de blog yazılarını hala çok değerli kılıyor.
Bir Başka Dünya: Blog Nedir, Blog Yazısı Nasıl Yazılır? başlıklı yazımızı incelediniz mi?
Özellikle Google Faydalı İçerik (Helpful Content Update) gibi güncellemeler ile beraber sence günümüzde ideal içerik yazımı nasıl olmalı?
Faydalı içerik hazırlamak, günümüzde olmazsa olmaz. Anahtar kelimeye oynama işi artık tarih oldu. Biz daha çok B2B çalıştığımız için özellikle bu alan için diyebilirim ki, bu alanda okuyana, şirketlerdeki karar verene gerçek anlamda yol gösteren içerikler üretmek gerekiyor.
Şu an internet genel geçer, hepsi birbirinin yeniden yazımı olan içerikle dolu. Bu bilgilerin birçoğunun kaynağını bulamıyoruz ve güvenemiyoruz.
Bizim artık içerik üretirken
- Güvenilir kaynaklardan bilgi derlemeye,
- Hikayelerimizi gerçek deneyime dayandırmaya,
- Genel geçer değil, spesifik ve çözüm sunan metinler ortaya koymaya ihtiyacımız var.
Bununla beraber aktarılan bilginin insanların hayatını kolaylaştırması ve bu bilgilerin kolay anlaşılması için yazının yapılandırılması önemli. Ayrıca hedef kitleyle aynı dili konuşmak da gerekiyor. Tüm sektörlerdeki jargonu bilmek çok kolay değil. Bu nedenle benim yazarlara önerim belli alanlarda uzmanlaşmaları ve şirketlere önerimse uzmanlaşmış yazarlarla çalışmaları olur.
Günümüzde artık B2B’nin yerini yavaş yavaş B4B’nin aldığını söylemiştin. Bu konuyu biraz açar mısın?
Aslında bir üstteki sorunun cevabıyla ilintili gibi geldi. Google’ın faydalı içeriği öncelemesi ile B4B arasında bir bağlantı var ve bu bize B4B’yi daha iyi anlama fırsatı sunabilir. Biz Google’da listelenmek üzere bir içerik ürettiğimizde, önceden Google ile bir B2B ilişkisi kuruyorduk. Şimdi Google’ın faydalı içerik istemesi, yalnızca üstte çıkmak için içerik üretmek yerine fayda sağlamaya teşvik ediyor. Böylece aslında içeriği üretenin de hedefine ulaşabilmesini sağlıyor. İçeriği üretenin prestiji ve katma değeri de güçleniyor. İşte B4B biraz buna benziyor.
Genel olarak B4B konusu ilgimi çekiyor. Çünkü bana toplumsal dönüşüme dair ipucu veriyor. Artık kişiselleştirilmiş hizmet ve ürünlere talep çok artmış durumda. Teknolojik gelişmeler bunu sağlamayı kolaylaştırıyor. Diğer yandan startup ve girişimci insan sayısı ve buna bağlı olarak özgün hedef ve ihtiyaçların sayısı da artıyor. Dev şirketler, müşteri segmentlerini daha da detaylandırıyor. Müşteri talepkar ve şirketlerin memnuniyeti artırmak için çok fazla detayı aynı anda düşünmesi gerek.
İşte B4B, bu dönüşen talepkar, özgün ve yoğun iş ekosisteminde biraz daha dayanışmacı bir karakter olarak ortaya çıkıyor. B4B, tıpkı sadece anahtar kelimeyle blog yazılarının üstte sıralanmayacağı gibi, sadece kar odaklı çalışmalarla rekabette güçlenemeyecek şirketlere değer kazandırmayı amaçlıyor. Çünkü aslında kar elde etmenin yolu da buradan geçiyor.
Dijital pazarlama trendleri ve içerik stratejileri sürekli olarak dönüşüyor. Bu durum SEO’yu ne yönlerden etkileyebilir?
Trendler ve stratejiler, hedef kitledeki davranış değişikliğine göre dönüşüyor. Toplumsal ve bireysel olarak inanılmaz bir dönüşüm çağında yaşadığımızı düşünüyorum. Sadece gelişen teknolojiden bahsetmiyorum. Sosyal anlamda insanların daha fazla sorumluluk aldığı, bireysel anlamda insanların varoluşsal sorgulamaları daha çok önemsediği bir dönemdeyiz.
Tüm bunlar ürün ve hizmetlerin alınıp satılmasını da etkiliyor haliyle. Markaların dönüşümle ahenk içinde olması gerekiyor. SEO dediğimiz şeye bazen fazla teknik yaklaşıyoruz gibi geliyor. SEO dediğimiz şey aslında arama motorlarının kendi hedef kitlesine hizmet verme stratejisi. Onlar da dönüşen kitleyle birlikte stratejilerini dönüştürmek zorunda. Meseleye biraz daha buradan bakmak gerek diye düşünüyorum. Buradan bakınca trendleri ve stratejileri dönüştüren şey SEO’yu da dönüştürüyor. Trendler ve stratejiler SEO’yu dönüştürmüyor.
Yapay zekânın bugün geldiği ve yarın geleceği noktayı tasarımcılar ve yazarlar açısından nasıl değerlendiriyorsun?
Ben pazarlama amaçlı metin yazmaya 10 yıl önce başladım. O zaman hala anahtar kelimeyi çok kez geçirerek yazılan 300 kelimelik içerikler iş görüyordu. Metnin kalitesine çok fazla dikkat eden az şirket vardı. Bu durumda da çok ucuza metin yazan insanlar vardı. Ek iş olarak, dil kullanımına ya da pazarlamaya dair çok bilgi sahibi olmayanlar bile iş bulabiliyordu. Piyasayı çok düşürüyordu bu durum. Zaman içinde biraz daha prestij ve özgün içerik önem kazandı. Sonrasında okunabilir ve dolu dolu bilgi veren içerik değerlendi. Sektörde gerçekten bu işi profesyonel olarak yapanlar biraz daha ayrıştı. Şimdi şirketler bu profesyonel hizmeti yapay zekadan alabileceğini hayal ederek daha ekonomik olan bu seçeneğe yöneliyor. Bunun piyasayı etkilediğini düşünüyorum. Özellikle çok özel bir metin vadetmeyen yazarların işini robotlar almaya başladı. Yüksek pazarlama bütçesi olmayan şirketler, yapay zeka ile blog yazıları hazırlamayı deniyor.
Yapay zeka, hala bir blog yazısını bizim yazdığımız gibi yazamıyor. Bu pek kolay kolay başarılabilir gibi de gelmiyor bana. Çünkü biz metin yazarken rakip yazıları analiz ediyoruz ama onları taklit ederek yazmıyoruz. Daha fazla ne bilgi verirsek ya da dili nasıl kullanırsak dönüşüm oranı yüksek içerik çıkarabiliriz diye bakıyoruz. Ayrıca her bir içeriği müşterilerimizin hizmet ve ürünlerine göre kişiselleştiriyoruz. Ve bunları yaparken yapay zekadan yardım alıyoruz. Beyin fırtınası yapmamızı kolaylaştırıyor. Bilgi derleme açısından Google’ı nasıl kullanıyorsak yapay zekayı da kullanmaktan ve bunu söylemekten çekinmiyoruz. Önceden Jasper kullanıyorduk, şimdi Notion’a geçtik. Yaptığımız işin kalitesini artıracak ve bize pratiklik sağlayacak her türlü teknolojiden besleniyoruz. Çağın gerisinde kalarak kağıt kalemle blog yazısı yazacak değiliz 🙂
Yine de bu araçlar işi bilen biri tarafından kullanılmadıkça Google’ın istediği faydalı ve özgün içeriği veremiyor. Metin kurgusunu şirketin faydasına olacak şekilde kişiselleştiremiyor. Yazarlar bu konularda kendini geliştirdiği sürece müşteriler de aradaki farkı görecekler. Ki zaten bunların hepsi ölçülebilir sonuçlar veren çalışmalar.
Özellikle pandemi ile beraber artan uzaktan çalışma, şimdi de 4 gün iş – 3 gün tatil modelleri sence kalıcı olacak mı?
Uzaktan çalışma bence kalıcı olacak çoğu şirkette. Bu hem pandemi sürecinde çoğu şirket ve çalışanları alıştığı için böyle hem de daha önce bahsettiğimiz gibi toplumdaki müthiş dönüşümle ilgili. Çok fazla insan artık büyük şehirlerde yaşamak istemiyor. Uzaktan çalışarak istediği yerde yaşayabilecek olan insanlar bu konuda özellikle ısrarcı olacak. Depremin üzerine bu yine gündem olmuştu. Her iş uzaktan yapılamaz belki ama yapılabilen tüm işlerin yavaş yavaş uzaktan olacağını düşünüyorum.
4 gün iş, 3 gün tatil konusunun biraz daha vakti var gibi geliyor. Belki yavaş yavaş artmaya devam eder ama uzaktan çalışma gibi bir hızda yaygınlaşacağını düşünmüyorum. Pratikte uygulaması çok daha zor gibi görünüyor. Çünkü bu durumda ekiplerin büyütülmesi gerekirmiş gibi geliyor. Organizasyonel anlamda çok daha fazla detayın düşünülmesi gerekiyor.
Dijital pazarlama ve içerik stratejilerinin bugünü ve yarını hakkındaki öngörülerini de öğrenebilir miyiz?
Şu anda, dijital pazarlama, hem yararlı hem de hedef pazarınızla alakalı kaliteli içerik oluşturmakla ilgili. Bu, blog gönderileri ve videolardan infografikler ve sosyal medya gönderilerine kadar pek çok biçimde olabilir. Hatta artık metaverse gibi daha farklı mecralar ortaya çıkıyor. Nerede olursa olsun, anahtar, kitlenizde yankı uyandıran ve onlara değer sağlayan içerik oluşturmak.
Geleceğe baktığımızda, dijital pazarlamada kişiselleştirmeye ve özelleştirmeye daha fazla önem verilmesini bekleyebiliriz. İşletmeler, çevrimiçi olarak sunulan çok büyük miktardaki verilerle, pazarlama mesajlarını bireysel tüketicilere göre uyarlayabilecek, daha kişiselleştirilmiş bir deneyim yaratabilecek ve daha fazla katılım sağlayacak.
UX Writer Derya Selvi Anlatıyor: Kullanıcı Deneyimi Yazarı Kimdir? başlıklı yazımızı incelediniz mi?